Alın yazımızın mürekkebi, doğduğumuz yerlerin havası, suyu ve toprağının karışımıdır.
Hiç kimsenin çocukluğu tam bitmemiştir; yoksa yeryüzü cehenneme dönerdi.
Çocuklukla mutluluk neden özdeşleştirilir bilir misiniz? Mutluluk için gereken temel koşullar, çocukların doğallığından ibarettir de ondan: Hemen teşekkür edebilen, çabucak özür dileyebilen ve affedebilen, küçücük şeylerle mutlu olabilen, vermekten mutlu olan, kinsiz, kibirsiz, egosuz, “şimdi”yi yaşayan, ”bulanmadan, donmadan akan” bir masumiyet...
Yetişkinleri mutsuz eden berbat zaaflar, çocuklarda da varsa, bu çocukların ruhsal bir sorunlarıları olabileceği akla gelmeli.
Peki kötü kalpliler nasıl öyle olurlar?
Belki tarihin en çetrefil sorunu.. Bencileşip, hırslarımıza yapıştıkça, içimizdeki pınar gitgide bulanır, sevgisiz, yabancılaşmış bir yaratığa dönüşebiliriz..Hem büyüyüp hem temiz kalabilmek için de içimizde ve etrafımızda var olan olumsuz eğilimlere karşı sürekli savaşmamız gerekir ve bu hiç de kolay değildir, bizi sık sık vazgeçmeye zorlayan bir dünya vardır.
Ve kötü kalpli çocuk çok azdır çünkü insan ruhundaki o berrak pınar kirleninceye kadar çocukluk biter.
Çocukluk uzaklarda kalan o solgun rengiyle bir annenin okşayışı, yaban çiçeklerinin kokusu gibi güzeldir
dünyada hiçbir gülüş çocuklarınki kadar içten ve sevimli olamaz.
Bilge köylü Ahmet amcanın şu sözü gerçeğin özlü bir ifadesidir: “Yoksul adam, yürüyüşünden bile anlaşılır”.
Yaşam, uydurma bir öykü basitliğinde mi olacaktı!
Herşeye, herkese inanmak bile bir başka güzeldi. Büyüdükçe kimselere inanamaz olduk…
Dürüstlüğüyle sertliğini karıştırmış babamın yanında, “suç’’ işlemek aklımızdan geçemezdi. Balık tutarken, iki ön dişimin kırılmasına kızmayışına bile sevinmiştim. Babam yüzünden yeterince yaramazlık yapamadığım için üzgünüm.
Tatillerde memleketimin toprak yolları bile gülümser, kısa sürede ayrılacağımızı bilmek, her dakikayı bir başka değerli kılardı.
Okula dönüş hüznü, otobüsün camına yaslanan başım, yan koltuktaki yolcu ile tek kelime konuşmadan camdan dışarıyı seyrederek tüketilen saatler.
Ayrılık, yalnız ve dondurucu bir kış gecesidir !
Bir gün çocukluğa gezi düzenleseler bütün acılarına rağmen dağ tepe yürüyerek giderdim. Aslında ben hala aynı çocuğum; bu ülkedeki bunca ilkelliğe rağmen yüreğim, düşlerim, özlemlerim, aldanmalarım değişmedi..
Birkaç kelimeyle anlatmak gerekirse, ruh sağlığı sükunet’e, mutluluk ise özgüven’e yakın hallerdir.
Prof.Dr. Rüstem Aşkın