KORKU, ağır ve rahatsız edici bir koku gibi sinmiş ortama!
Her yer şeffaf naylonlarla perdelenmiş, bulanık bir hava…
Yüzlerde maskeler, başlarda boneler ve üstlerinde tulumlar!
Yüzleri ve gözleri görünmediğinden, kimin kim olduğu meçhul…
Duyguları da saklı insanların!
Şimdi herkes yabancı birbirine ve yüreklere korku düşmüş…
Bir güvercin ürkekliğinde insanlık!
Kutsal Kitaplarda kıyametin tarifi gibi;
“…0 gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar…”
Sonra Cahit Sıtkı TARANCI’nın “Bir Umut” şiiri geliyor aklıma;
Yorgunsun, uzaklardan gelmişsin;
Yitirmişsin neyin varsa birer birer.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut...
Onlar da neredeyse gitti gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların?
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Evet, böylesine zor günlerden geçiyoruz! Daha iki ay öncesine kadar insanlığın ve bizim gündemimizde ne vardı, şimdi ne var!
Bir sabah uyandık ki, bir virüs, kara bir bulut gibi inmiş dünya semalarına ve bir anda insanlığın yaşamı döndü bir kâbusa! Bütün teknolojik icatlar, para mal mülk hepsi aciz kaldı, gözle görülemeyen, elle tutulamayan bu virüs karşısında!
Ancak İnşallah tünelin ucu, ışık göründü!
Bir Bilge sözü; “Bazı şeyler olma, bazı şeylerde artık olmama telaşında, var olmakta olanların bazıları şimdiden yok olmakta. Akışlar ve değişimler daima evreni yenilemekte, zamanın durmaz hareketi sınırsız ebediyeti her daim taze kılmaktadır."
…
Çekirge Devlet Hastanesi Acil Servisinin, tecrübeli, başarılı ve çok sevilen Hekimlerinden Acil Tıp Uzmanı Dr. Egemen Kocabaş Hocamı istirahat anında ziyaret ettim ve özlediğimiz bir görüntüyle karşılaştım! Maske yok, tulum yok, bone yok!
Böylesine bir görüntüyü bile ne kadar çok özlemişiz!
…
Çok hoşuma giden Kürtçe iki kelime geldi aklıma; “Ava Zelal,” anlamı, “Duru Su.”
Bütün korkulardan ve kötülüklerden arınmış, dupduru su aydınlığında özlediğimiz günler yakındır İnşallah!
Yağmuru dinliyorum
Gözlerim kapalı
Ruhum dingin
Ufuklardan ötelere
Bakıyorum
Sessizliğin içinde
Yankılanan nice
Hoş sesler işitiyorum..
İsmail Hakkı Kavurmacı