24 Saatlik Hastanedeki nöbet maratonunu tamamlayıp sabah erkenden çıktık.Hastanemizin çok güzel ve çok sempatik, bunlardan da fazlası çok iyi yürekli, güler yüzlü, içten ve samimi ayrıca görevini başarıyla yapan, arkadaşlarına ve hastaneye gelen vatandaşlara hiç üşenmeden elinden geldiğince yardımcı olan Dilara Hanım kızımız ve Hakan Kardaşım bizi yola vurdular.
Bu arada, dışarı çıkmadan görev yerinde, Güzel Dilara'nın birkaç fotoğrafınıda çektim. Fotoğraf makinem arızalanıp hurdaya çıktığından maalesef cep telefonuyla çektik.
Ve Acil Tıp Uzmanı Dr.Tarkan Hocam, ya argo bir kelime gibi olacak ancak Tarkan Hocam için ilk aklıma gelen şey, "O bir Kral!" Adamın hası, en güzeli, en iyisi. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim,, Tarkan Hocam yüzünden epey zorluk yaşıyoruz. Durmadan dışarıdan telefonlar geliyor, "bugün Tarkan Bey acildemi?" bu telefonlar bizi çok yoruyor ancak ne yapalım vatandaş seviyor, Tarkan Bey acilde oldumu hasta sayısı artıyor. Branş Hekimi gibi birçok özel hastası oluşmuş bir vaziyette. Vatandaşı yönlndirsen bile polkliniklere gitmek istemiyor, illaki Tarkan Beye muayene olacak.
Sıcakkanlı, güven verici, güler yüzlü, tatlı dili ve isabetli teşhis ve tedavileriyle vatandaşın saygısını, sevgisini ve güvenini kazanmış. Hastane çalışanlarından da, doktorun en alt kademede çalışanına kadar Tarkan Beyi sevip saymayan birinin olacağını hiç sanmıyorum.
Hem aynı ortamda çalışan bir çalışma arkadaşı olarak hemde buradan hizmet alan bir vatandaş olarak Tarkan Hocamı tebrik ediyor saygılarımı sunuyorum.
ve Geceden bir kare."Acilin en zor alanıı" demem doğru bir tanımlama olur mu bilmem ancak şuan aklıma bu geldi. Acilin Yoğun Bakım Alanı da diyebiliriz veya Sağlıkçıların deyimiyle, kısaltılmışı Rest alanı tam ismi Resüsitasyon, bir nevi reanimasyon gibi geri döndürme alanı da denebilir. İşte burada, Deniz Gündüz Hemşire hanım ve Selahattin kardeşimle beraberiz.
Bu sabah Emir Sultan Hazretlerine uğradık.. Arka fonda Yıldırım Cami. Yıldırım Külliyesi, Medresesi, Türbesi ve çok hoş bahçesi, birkaç yüz metre ilerideki, Osmanlının ilk Şifahanesi yani Hastanesiyle Bursa'daki en derli toplu kalmış külliyedir.
Ancak Yeşil'de, Emir Sultan'da ve Bursa'daki diğer tarihi eserlerdeki yerli-yabancı turist yoğunluğunu burada göremezsiniz..
Kafesteki aslan gibi 7 yıl esaret altında kalmış cesur yürekli o koca Sultanın, Yıldırım Beyazıt Hanın hüznü düşmüş gibi her zaman sakin ve sessiz.. Bursa ovasına hakim bir tepeden Bursa'yı seyreylemektedir.
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle Şehir ıssız!..
Trafik yok, motor, korna sesi ve koşuşturan insanlar, sokaklar kimsesiz..
Şehir böyle çok daha güzel..
Sadece kuş cıvıltıları, güvercinlerin sesi.. birde hafif esen rüzgarla ağaç yapraklarının hışırtısı..
Bir gün insanlar dağlara, köylere akın edecekler.. şehirlere yaptıkları akınlar gibi.. ve o zaman bugünkü gibi şehir sadece bize kalacak..