Altıparmak, Bursa’nın en meşhur caddelerindendir. Dev beton bloklar arasında, yaya ve araç trafiğinin çok yoğun olduğu bu caddenin alt tarafı, Çarşamba semtine doğru olan yanı, beton deryasına dönüşmüş bir vaziyettedir! Artık burayı kurtarmak, oldukça zor bir iştir!
Arap Şükrü restoranlarından sonra, sokağın devamındaki kafelere takılan, hip-hop tarzı olarak nitelendirilen lise çağlarında gençlerin, çevredeki terk edilmiş, harabe vaziyetindeki evlere girip çıktıklarını görünce işin doğrusu endişelendim! Acaba buralarda yanlış-zararlı işler dönüyor olabilir mi diye şüpheler geçti aklımdan!
Bir fotoğraf tutkunu olarak, Bursa’nın bu en ilginç sokağını fotoğraflarken bir yandan da sokağın tarihçesi hakkında bilgiler toparlamaya çalışıyordum. İlk aklıma gelen merak ettiğim konu ise Arap Şükrüydü!
Restoranların bulunduğu kesime ismi verilen Arap Şükrü kimdi acaba? Soruşturdum, sokakta Arap Şükrü’nün torununun işlettiği bir restoran olduğunu öğrendim ve hemen bu mekâna gittim. Arap Şükrü’nün, merhum oğlu Çetin Beyin kızı Sevgi Hanımla tanıştım. Ancak bu güler yüzlü Hanımefendiyle uzun uzadıya sohbet etme imkânımız maalesef olmadı.
Daha sonra, buradaki esnafların ve çalışanların baba diye hitap ettikleri; bu sokağın tarihçesini birebir yaşayarak bilen, burada ki birçok iş yerinin de sahibi olan ve bir Bursa Sevdalısı olarak buranın, Bursa'ya, turistik ve ekonomik yönlerden, bu günkünden çok daha fazla katkı sağlaması yönünde projeleri olan Balıkçı Reşat'la tanıştım.
Arap Şükrü, ilk olarak burada aşevi-meyhane işletmeye başladığında, Balıkçı Reşat henüz sekiz-dokuz yaşlarındaymış ve ona komşu işyerleri varmış bu sokakta. Ömrü burada geçen ve buranın gelişerek bu günlere gelmesinde de çok büyük emeği olan Balıkçı Reşat, şuan bu sokak hakkında en kapsamlı bilgilere sahip olması itibariyle, bu ortamın yaşayan ulu bir çınarı durumundadır.
Babası da, Bursa'nın bilinen en eski balıkçılarından olan Balıkçı Reşat, kendi ifadesine göre bu gün itibariyle, sokaktaki 7-8 iş yerinin de sahibi olarak, oldukça zengin birisi. Ancak bu variyetine rağmen belki de buradaki mekanlarda çalışanlardan daha fazla mesai yapmakta. Kendisiyle buluşabilmek için bir kaç kere gidip geldim ve her gidişimde, ya mutfakta ocağın başında, müşterileri için balık hazırlayıp, bir yandan da çalışanlarına, çok ciddi bir öğretmen edasıyla işin inceliklerini ve önemini anlatmakta ya da sokakta, babacan bir tavırla diğer esnafların sorun ve sıkıntılarını dinlemekteydi.
Balıkçı Reşat, sokağın hikayesiyle beraber, burada yaşanan sorunları ve buranın geliştirilmesiyle ilgili projelerinden de bahsetti. Reşat Bey, Arap Şükrü Esnaflarının, yerel yönetimden en önemli taleplerinin, Uzun Çarşı gibi bu sokağın üzerinin de kapatılması olduğunu belirterek, finansmanı için kaynağı da kendilerinin temin edeceklerini söyledi.
Kısaca burayla ilgili kendi görüşlerimi de aktararak yazımı sonlandıracağım. İşin doğrusu, Arap Şükrü, şuan ki haliyle hiçte şanına layık bir vaziyette değildir!