Mesainin ilk saatlerinde, çok güzel olduğu kadarda çok güzel gülümseyen, tatlı dili ve genç yaşına rağmen mükemmel Hukuk bilgisiyle tanınan ve Şehrin en sıra dışı ve en etkili Avukatlarından Adnan Mutlu Beyin de ortağı olan, çok güzel bir Hanımefendinin, Avukat Esra Bulman Hanımın ofisine uğradım.
Oldukça deneyimli, bir o kadarda mütevazı ve güler yüzlü Kâtipleri Veysel Beyle birlikte günün programını yapmaktaydılar.
Bu güzel insanlardan almış olduğum pozitif enerjiyle, SGK Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı Ramazan Beyi ziyaret ettim. Ramazan Bey ziyareti hakkında yazmadan önce bir açıklamada bulunmak istiyorum!
Yazılarımız okuyan Dostlar, yazılarımda genellikle hep olumlu şeyler yazdığımı söylemekteler! “Hiç olumsuz bir durumla veya olumsuz özellikleri ya da davranışları olan insanlarla karşılaşmıyor musun” demekteler!
Tabi ki karşılaşıyorum, ancak bunları yazmaktan hoşlanmıyorum! Çünkü olumsuz şeyler yazmak veya konuşmak, bunların yaygınlaşmasına hatta zamanla normal gibi görünmelerine sebep olabilmektedir!
Bir yerde mi okudum ya da dinledim mi, tam olarak hatırlayamadığım bir kısa hikâye geldi aklıma ve olumsuz durumları yazmaktan hoşlanmadığımla ilgili gerekçemi, biraz daha açacağını düşündüğümden, bu hikâyeyi paylaşacağım:
Adamın birinin çok güzel bir atı varmış. At meraklısı bir vatandaş da deyim yerindeyse bu ata sevdalanmış! Atın sahibine, defalarca çok yüksek ücretler teklif ederek atı satın almak istemişse de sahibi atını satmak istememiş. Ata sevdalı olan vatandaş, bir şekilde bu atı almayı kafasına koymuş! Atı çalmak için at sahibinin köyüne gitmiş. Ancak bunun mümkün olmadığını görmüş ve atı ele geçirmek için bir plan yapmaya karar vermiş!
Günlerce at sahibini takip ederek, hangi saatlerde atıyla nerelerden geçtiğini izlemiş ve atı ele geçirmek için bir tuzak kurmuş! At sahibinin, atıyla köyüne döneceği yol üzerine, tanınmayacak şekilde eski kıyafetler giyerek, yaşlı ve hasta birisiymiş gibi uzanmış ve inlemeye başlamış! At sahibi, yolunun üzerinde inleyen yaşlı bir insanı görünce atından inerek yanına gitmiş ve ne olduğunu anlamaya çalışmış!
Adam, inleyerek hasta ve çok aç olduğunu söylemiş! At sahibi, “köyüm buraya yakın, seni evime götüreyim, karnını doyuralım, sonra hastalığına bir çare bulmaya çalışırız” demiş ve adamın ayağa kalkmasına yardım etmiş. Fakat adam, çok hasta olduğundan yürüyemeyeceğini söylemiş!
At sahibi, adamı atına bindirmiş ve atın yularından tutarak köyüne doğru gitmeye başlamışlar! Biraz ilerledikten sonra, adam aniden yuları çekip almış ve atı hızlandırarak bira uzaklaştıktan sonra geriye dönerek, şaşkınlıkla arkasından bakan atın sahibine; “çok istedim ama satmadın, bende tuzak kurarak atı aldım” demiş ve gitmek için atı koşturmaya kalkıştığı sırada atın sahibi arkasından seslenmiş, “bir dakika beni dinle sonra git” demiş! Adam duraklamış, at sahibi demiş ki, “tamam atımı ele geçirdin fakat nasıl ele geçirdiğini lütfen kimselere anlatma! Çünkü bunu duyanlar, yollarda rastladıkları, zor durumda kalmış insanlara, bu olayı hatırlayarak yardım etmekten çekineceklerdir!”
Atın sahibinin söylediklerini dinledikten sonra adam, atı kamçılayarak uzaklaşmış! Fakat biraz sonra geri dönerek at sahibinin yanına gelmiş, attan inerek, yuları ona uzatmış ve demiş ki, “söylediklerini düşününce bu atın, senin gibi iyi insana daha layık olduğuna karar verdim! Kurduğum tuzakdan dolayı özür dilerim, lütfen atını al, beni de bağışla,” demiş!
Hikâyedeki, atın sahibi gibi düşünmekteyim! Olumsuz durumları yazarak, bunların yaygınlaşmasına sebep olmaktansa, olumlu olayları ve pozitif, güzel insanları, başkalarına örnek olabilecekleri umuduyla yazmamın, toplumsal fayda yönünden daha yaralı olacağına inanmaktayım!
Tanıyan herkesin, çok güzel ve iyi bir insan olmakla beraber görevini layıkıyla yapan bir yönetici olduğu yönünde hemfikir olduğu SGK Müdür Yardımcılarından Ramazan Beyi, makamında ziyaret ettim. O sırada işleri için gelen vatandaşlara, gösterdiği içten ilgisine hayran oldum. Kendilerini tebrik ediyor, görevlerinde ve yaşamlarının her alanında başarılar ve mutluluklar diliyorum.
Ramazan Beyi ziyaretimin ardından, SağlıkSen Sendikası Bursa İl Başkanlığına geçtim. Başkan Gökhan Bey, rahatsızlığı sebebiyle birkaç gündür Sendikaya gelemiyormuş.
Sendikanın Yöneticilerinden Ömer Faruk Bey karşıladı. Fotoğrafta gergin görünse de Ömer Faruk Beyin yüzünden tebessüm hiç eksik olmamaktadır. Çay içip sohbet ederken duvardaki bir tablo dikkatimi çekti! Tabloya dikkatlice ve hayranlıkla baktığımı gören Ömer Faruk Bey, altındaki imzaya bakmamı söyledi. Baktığımda Gökhan Yünkül ismini gördüm ve Başkan’ın da fotoğraf tutkunu olduğunu öğrenmiş oldum.
Başkan’dan randevu alarak fotoğraf hakkında ve diğer sosyal aktiviteleriyle ilgili bir söyleşi yapmaya karar verdim.
Sendikadan çıktığımda; Bursa’yı süsleyen, yüzlerce asırlık Çınarlardan birisinin bulunduğu Koğuk Çınar Mahallesine gittim. Mahalleye ismini veren, yaklaşık 700 yaşındaki Ulu Koğuk Çınar, halen dimdik durarak dal budak salmasına rağmen, gövdesinden büyük yaralar almış! Bir yangında gövdesinin yarısını kaybeden Koğuk Çınarın yaraları, tahta ve sıvayla sarılmış bir vaziyeteydi!
Koğuk Çınar’ın gölgesinde peynir satışı yapan bir Beyefendi, hem Koğuk Çınar ve çevresi hakkında hem de satışını yaptığı peynirler hakkında bilgiler verdi. Bunları videodan izleyebilirsiniz.
İsmail Hakkı Kavurmacı