Bir videoda, Prof. Dr. Nevzat Tarhan Hocanın konuşmalarından, 1517 yılında Cehenneminin satıldığını öğrenince, hem çok sevindim hem de yüzlerce yıl önceki bir konudan, daha yeni haberdar olmamdan dolayı üzüldüm ve hemen konuyu iyice araştırdım!

Artık endişelenmemize gerek yoktur! Çünkü Cehennem, Martin Luther isminde bir Alma Keşiş tarafından, yüzlerce yıl önce komple satın alınmış ve satın alan Martin Luther, buraya kimsenin girmesine müsaade etmeyeceğini açıklamıştır!

Martin Luther’in Cehennemi satın alma olayı şöyle cereyan etmiştir!

Luther, Roma Katolik Kilisesi’nin Cennet’ten arazi sattığını duyunca, Papa X. Leo’ya, 31 Ekim 1517’de bir mektup yazarak, “Cennet’teki arazilerin satılık olup olmadığının onayını” ister. Papalık, arazilerin satılık olduğunu bildirir!

Martin Luther bu kez, Cehennem arazilerinin de satılık olup olmadığını sorar. Bu soru karşısında şaşıran Kilise yetkilileri, uzun tartışma ve toplantılardan sonra, “madem Cennet arazileri satılık, o halde Cehennem arazileri de satılık olabilir,” kararına varırlar ve bunu Luther’e bildirirler!

Katolik Kilisesi’nin bu cevabı tam da Luther’in istediği cevaptır. Ertesi gün bütün Saksonya’yı dolaşır, toplayabildiği kadar para toplar. Saksonya Dükü III. Frederick’de yüklüce miktarda bağışta bulunur. Paraları toplayan Martin Luther, aforoz edilmeyi de göze alarak soluğu Roma’da alır.

Türlü tartışma ve pazarlıklardan sonra tüm Cehennem ‘in tapusunu üzerine geçirerek Saksonya’ya döner ve ertesi gün bir pankartla bunu halka duyurur:

“Değerli Hristiyan cemaati, Roma Katolik Kilisesi’nin satışa çıkardığı Cehenneme ait tüm arazileri satın almış bulunuyorum! Alır almazda kapısına kilit vurdum. Bundan sonra hiç kimse oraya girmeyecektir!”

İnsanları sömürmek için Kutsal Dinleri kullananlar, batıda olduğu gibi Müslüman ülkelerde olmuştur ve halen daha yoğun olarak bu faaliyetler devam etmektedir.

Mübarek Ramazan ayında, Cehennemin satıldığından haberdar olunca(!) Yüce Kuran-ı Kerim’de: “Kitab’ı okuduğunuz hâlde insanlara iyiliği emredip, kendinizi unutuyor musunuz? Akletmez misiniz? (2/Bakara 44) Ayet-i Kerime’de, olduğu gibi daha birçok Ayetlerde de geçen, Yüce Allah’ın,  “Akletmez misiniz?” buyruğu aklıma geldi! 

Peygamberler ve Kutsal Kitaplar aracılığıyla insanlığa hitap eden Semavi Dinler, hem bireye hem de toplumsal yaşamın her alanına yönelik oldukça kapsamlı mesajlar vermeleri sebebiyle, eski çağlardan beri en önemli bilim dallarından birisi durumuna gelmişlerdir.

Dolaysıyla, her bilim dalında olduğu gibi Din Biliminde de aldıkları eğitimle veya yaptıkları araştırma çalışmalarıyla uzmanlaşmış bilge insanlar, bireylere ve toplumlara rehberlik etmektedirler. Fakat her konuda bir bilene başvurmak gibi bir anlayış, insanın kendi aklını ve vicdanını yok sayması anlamına gelir!

Basit bir örnek vermek gerekirse; yaşadığımız şu dönemde birçok insanın, iyilik yapmak hususunda bile kendi iradeleriyle karar veremediklerinden, bazı kişi ve kuruluşların yönlendirmesine göre hareket ettiklerini görmekteyiz!

Örnektekine benzer insanlık halleri gösteriyor ki; teknolojik olarak çok önemli aşamalar kaydedilmesine rağmen insanlık, 1517’lerde Cennet’ten arsa satıldığına benzer trajikomik durumlara düşecek kadar, hala akletmekten mahrumdur!

İsmail Hakkı Kavurmacı