Kitaplara düşkün, değerli kitapları bilen, okuyan ve kıymetli eserlerden oluşan, küçük çaplı kütüphane benzeri kitaplık oluşturanlar için söylenen “Kitap Dostu” tanımlaması, bana göre tam olarak Mahmut Celal Hocamı tarif etmektedir.
Mahmut Celal Beye hediye almak çok kolay, bunun için düşünüp taşınmaya hiç gerek yok, O’nun için en değerli hediye kitaptır. Böyle olunca Mahmut Celal Hocamda kitapla kendisi mutlu olduğu gibi başkalarının da mutlu olacağını düşündüğünden olacak ki, genellikle dostlarına kitap hediye etmektedir.
Geçen gün bana da çok değerli üç adet kitap hediye etti. Bu üç kitaptan birisinin değerini derecelendirmeye, benim değil hiç kimsenin kelamının yeterli olacağını sanmıyorum. Kitabın ismi, “Kerim Kur’an Türkçe Çeviri.” Çok kıymetli Araştırmacı Yazar Erhan Aktaş tarafından hazırlanmıştır. Diğer iki kitap ise; “Hangi İslam ve Kadının ‘Kendisi’ olması” isimli, Erhan Aktaş Hocamın eserleridir.
Üç kitaptan birincisi olan “Kerim Kur’an” Türkçe Çeviri hakkında yorum veya değerlendirme gibi bir şeyler yazmak benim haddime değil dolayısıyla kitabı hazırlayan Erhan Aktaş Hocamın, Eserin girişinde yer alan çeviri hakkındaki notlarının bir bölümünü paylaşacağım:
“Çevirimizde oldukça fazla dipnot bulunmaktadır. Bunun iki nedeni var: Birinci nedeni, gelenek kendi düşüncesini Kur’an’a söyletmek için özellikle Kur’an’nın ana mesajını içeren kavramlarda önemli ölçüde anlam değişikliği yapmış.
Örneğin, Takva, Zikir, Veli, Salat, Tevekkül, Din, Fitne, Huri ve daha yüzlercesi. Bu kavramları Kur’an’nın kendi dilindeki biçimi ile bıraktım dipnotlarla bu kavramların doğru anlamlarını vermeye çalıştım.
İkinci nedeni de Kur’an’ı kendi anlayışımdan, ön yargılarımdan koruma hassasiyetimdir. Ayetten anlaşılması gerekeni ayetin anlamıymış gibi ayetin içinde ifade etmeyerek dipnot olarak verdim. Böylelikle mümkün olduğunca Kur’an’ı kendi yanılgılarımdan korumaya çalıştım. Dolayısı ile dipnotlar kişisel görüşüm olup, doğru olabilecekleri gibi yanlış da olabilirler.
Okumada kolaylık sağlamak amacıyla dipnotlar, sayfanın sonunda veya arkasında değil, ayetin bitimine yerleştirildi. Birçok çeviride yapıldığı gibi ayetler birleştirilmedi. Ayetlere tek tek anlam verildi.
Kur’an’ın özellikle kavramsal niteliği olan sözcükleri, Arapça halleriyle çeviride yer aldı. Zira bu sözcüklerin taşıdıkları vurguyu Türkçeye çevirirken, bunu bir sözcükle karşılamak mümkün olmadı. Bu sözcüklerin anlamları dipnot olarak verildi.
Ayrıca aynı zamanda okuyucuya “Kur’an’ kelimeleri” diyebileceğimiz sözcüklere bir aşinalık kazandırmak da amaçlandı. Çevirilerin tamamına yakınında, aynı anlam alanında yer alsalar da farklı vurguları olan Kur’an sözcüklerine aynı anlam verilmiş olup, kök anlamları dikkate alınmadığı için önemli yanlışlar veya anlam kaymalarına neden olunmuştur. Örneğin: “Günah” demek olan “ism”; her türlü kötü ve çirkin şeyi yapmak demek olan “sue”; kötülük, çirkinlik demek olan “seyyie”; suç demek olan “zenb”; kötü demek olan “habis” sözcüklerine tek anlam olarak “günah” anlamı verilmiş. Keza; “yaratmak” demek olan, “halake”; yapmak demek olan, “ceale”; icat, mucit demek olan, “bera’e”; başlamak, açığa çıkarmak demek olan, “beda’e”; fıtratı belirlemek demek olan, “fatara” sözklerine tek anlam olarak “yaratmak” anlamı verilmiş. Aynı anlam sahasına ait olsalar da farklı anlamları olan bu sözcüklere, gerçek anlamları verilmediği için, ayetlerin anlamında önemli yanlışlar yapılmıştır. Ne yazık ki bunlara benzer yüzlerce örnek verilebilir. Çevirimizde, büyük bir özenle sözcüklerin kök anlamları dikkate alınmaya çalışılarak hata yapmamaya özen gösterilmiştir.”