Umarsızlığımızın kanatlanıp uzaklara, çok uzaklara gitmesini isteriz.
Ve de o kanatlara tutunarak gitmek...
Olmaz!
Bir başınayızdır. Yalnızlığımızın cennetinden kovulmuş, kendi tenhalığımıza sığınmışızdır.Gidecek, kalacak, saklanacak bir anılarımız vardır, kuytularımızda özenle sakladığımız. Zaman zaman dönmek sürenin bir yerinden Mutlu bir geçmişi yakalamak içindir bu saklı tutuş. Biliriz ki, yeniden yaşamak için, yaşamdan çalarak biriktirdiğimiz zamanlardır anılarımız.
Onlar bizi dünyanın bir ucundan alır, yaşamın ortasına bırakıverirler. Ve yaşam o çok bilinen Osman Nihat Akın'ın nihavend şarkısıdır aslında: "Geçti hayal içinde bunca yıl, bir gün gibi En eski hatıralar daha henüz dün gibi."
Yaşamı bir noktaya geldiğinde hep dünleri yaşar insan. Zaten yarınların olmadığı demlerde yaşanmak için biriktirilmez mi zaman?
Her yaşam dönemecinde karşıma hüznün çıkması tesadüf değil, biliyorum. Ve biliyorum ki, son dönemeçten sonra şairin dediği gibi serviliklere yol göründüğündendir bu hüzün.
Her gün yeni bir dönemeçtir yaşamımızda, ardından ne çıkacağını bilemediğimiz. Umarım ve dilerim hepimizi bu dönemeçlele dolu yaşamımızda aydınlık ve güzel günler beklesin.
...
Fehmi Telci, bir Derviş gibi yaşadı.. Köyceğiz'de bir otel işletiyordu.. Yazın otel doluyordu ama müşteri değildiler.. Herkes O'nun için yakın bir dostu veya çok değerli misafiirdi..
ve son yazısı, uzaklardan yankılan sesi..