• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ihkav
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05558782155
  • https://twitter.com/ebibsa
  • https://www.youtube.com/user/ebibsa
Hava Durumu
EBR Medya & Ajans

ebr logo

Koloni Youtube
İkinci ticari uydu
Üyelik Girişi
Haberler
Site Haritası
Takvim

İstanbul Ziyaretimizin Son Gününde Yoğun Bakımda Uyandık!

İstanbul’da kaldığım üçüncü günün akşamı çok ciddi bir kaza geçirdiğimi de dostlarımın bilme hakları olduğunu inandığımdan bu konuda bir açıklama yapacağım:

Birkaç günlüğüne ‘Aşkımı, İstanbul’u’ ziyarete gittim.

Ara sıra kendi çapımda şiirler yazarım. Hatta 1993 veya 1999 yılında Coşkularım isimli bir şiir kitabımın baskısı da yapılmıştı.. Kitabıma Coşkularım ismini verme sebebim ise, yazdıklarıma ŞİİR deme cesaretini gösteremediğimdendir. Halen daha şiir olarak yazdığım eserlerime, gönlümdeki coşkulardan kalemime sıçrayan damlacıklar demekteyim.  

Ve bana göre şiir konusunda en ilginç özelliğim; çok sevdiğim veya değer verdiklerim hakkında her nedene şiir yazamıyorum!

Örnek vermek gerekirse İstanbul; yukarıda moda bir sözcükle belirttiğim gibi ‘Biricik Aşkım, olan İstanbul hakkında birkaç mısradan da oluşsa maalesef bir şiir yazmayı beceremediğimden, İstanbul gezisi notlarıma, Üstat NECİP FAZIL KISAKÜREK şiiriyle girizgah yapacağım. Giriş biraz uzun oldu lütfen kusura bakmayınız. Ancak İstanbul notları oldukça ilginç, renkli, çarpıcı hatta dram ve trajikomik durumlardan oluşmaktadır. Okurken zevk alacağınızdan eminim, fotoğraflar, belki videoda yer alabilr.

CANIM İSTANBUL

O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...

Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i...

Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...


Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

Gecesi sümbül kokan
Türkçesi bülbül kokan,
İstanbul,
İstanbul...

İstanbul Silivri’ye davetliydim. Bursa’dan direkt Silivri’ye otobüs olmasına sevindim. Oldukça renkli, zevkli ve hoş bir seyahat oldu. Gebze’den itibaren yolculuğa, otobüs kaptanının yanında yer alan hostes koltuğunda devam ettim. Yol boyunca, fotoğraf ve video çekmekten bitap düştüm!

Ve Silivri Otogarına ulaştık, buraya kadar zevkli bir yolculuk ortamı sağladıklarından dolayı yolculuk yaptığımız kaptanlara teşekkür ettik ve yola devam edecek olmalarından dolayı da onlar iyi yolculuklar dileklerimizi ilettik.

Silivri’ye davet eden değerli Dostum Tahir Bey, kısa süre sonra garaja geldi ve beni ufak dalgaların oynaştığı denize götürü. “Otobüste terlemiş ve yorulmuşsun, denize bir dalış yap çık, sana iyi gelir” dedi.

Deniz, benim bir başka aşkım! Görür görmez zaten yüreğimde kıpırtılar oluşmuştu. Tahir Beye teşekkür ettim ve oldukça sakin ve durgun denize dalış yaptım. Denizde en sevdiğim hareketlerden birisi, sırt üstü uzanıp tamamen denize teslim olmuş bir vaziyette gökyüzünü izlemek.

Denizin huyunu suyunu iyi bilirim, Mudanya’nın akşamüstleri deli deli dalgalarla sahili döven denizinde bile, teslim olmuş vaziyette sırt üstü uzandın mı, beşikte bir bebek varmışçasına hassasiyetle ve nazikçe dalgalar insanı okşarlar ve sallar.

Ama çıkmaya kalkıştığında ise oldukça hırçınlaşırlar!

Silivri’nin sakin denizinde, nazik dalgalar üzerine uzanarak bir süre gökyüzü izleyerek dinlendim ve Selim Paşa’da misafir olacağımız konağa gittik.

Aslen Orta Asya asıllı olan Tahir Beye, iki günlük misafirliğim süresince göstermiş olduğu misafirperverlikten dolayı kendilerine, binlerce kez teşekkür ediyorum ve en içten duygularımla şükranlarımı sunuyorum.

Tek bir eksiklik vardı onu da belirtmeden geçemeyeceği; “ağız tadıyla bir çay içemedik!” Çünkü Tahir Bey çayı, kendi öz geleneklerine göre tasta sunmaktaydı ki, birde süt katınca, bana göre çay çorbaya dönüşmekteydi.  

Tahir Beyin hoşgörüsüne güvenerek, espri mahiyetinde bir eleştirimizi dile getirdik. Derler ya, gülü seviyorsan dikenine de katlanacaksın.

Tahir Bey, dikensiz gül güzelliğinde ve iyiliğinde bir dostumdur. Bir güzel söz duymuştum, “gül veren el, gül kokar.”

Tahir Bey gül kokulu, nezaketli, centilmen, cesur ve birçok kabiliyet ve yetenekleri olan özel bir insandır.

İnşallah ilerleyen zamanlarda Tahir Beyin sohbetlerinden oluşan videolar yayınlayacağız ki, bu videolar birçok insan için can suyu, iksir, şifa, neşeli ve umutlu yaşam kaynağı olacağından kesinlikle eminim.

Bu günlük bu kadar, İnşallah yarın devam edeceğiz ki, asıl macerevari olayları yarın anlatacağım.

Not olarak şunu belirtmek istiyorum: Sosyal medyada sık sık hastanelerden resim paylaşan arkadaşları görmekteyiz. Kimseyi kınamam da yadırgamam da yargılamam da! Ancak bu paylaşımların çoğu alay konusu olmaktadır! Bir dost uyarısı olarak dile getirmekle beraber, İstanbul’da kaldığım üçüncü günün akşamı çok ciddi bir kaza geçirdiğimi de dostlarımın bilme hakları olduğunu inandığımdan bu konuda bir açıklama yapacağım:

Üçüncü günü öğlen, Silivri Selim Paşa’da çok kıymetli Dostum Tahir Beyle vedalaşıp ayrılarak, yine çok değerli bir arkadaşımı ziyaret etmek üzere İkitelli’ye geldim ve o akşam çok önemli bir kaza geçirmem sonucu geceyi Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Acil Servis Yoğun Bakımında geçirmek mecburiyetinde kaldım.

İlgilerinden dolayı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Acil Servis Doktor, Hemşire ve diğer çalışanlarına en içten duygularımla şükranlarımı sunuyorum.

Devamını, detayını ve sonraki günün maceralarını İnşallah yarın paylaşacağım!

Herkese sağlıklı ve mutlu günler, akşamlar, geceler, sabahlar ve uzun yaşamlar diliyorum..


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.246335.3876
Euro36.250836.3961
Saat